Takdim
Bizi yoktan var eden, iman ve İslam ile şereflendiren, ahir zaman nebisi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme ümmet kılan, sayısız nimetler veren, Rahman, Rahim, Gafûr yüce Rabbime sonsuz hamdü senalar olsun.
“HALKUHÛ MUKADDEM, BA’SUHU MUAHHAR, ASLUHÛ NÛRUN, NESLUHÛ ÂDEM”
Özlü bir ifadeyle yüce şahsiyeti bize tanıtılan Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme, Âl ve Ashab-ı Kiram, Tâbiîn, Tebeî tâbiîn ve O’nun kutlu yolunun sâdık, muttakî bendelerine selâtü selam olsun.
Aziz kardeşim!
Yüce Rabbimiz insanı komple bir varlık olarak yaratmış ve bütün yaratılmışlar için de hem sûreten hem sîreten üstün vasıflarla donatmıştır. Ayrıca başka varlıklarda bulunmayan çeşitli kabiliyetler vermiştir.
İnsanda mevcut olan bu çok güzel vasıflar yanında kötü huylarda bulunmaktadır.
İnsanda af, merhamet, muhabbet, aşk, şefkat, sabır, şükür, kanaat, tevekkül, cömertlik, diğerkâmlık gibi çok üstün ahlâk-ı hamîde olduğu gibi; ucûb, kibir, haset, kin, cimrilik, acelecilik, nankörlük, ihanet, vefasızlık gibi ahlâk-ı rezile de vardır.
Allah Teâlâ’nın insanoğluna lütfettiği kabiliyetlere gelince, bu kâbiliyetler birer cevherdir. İyi kabiliyet, kötü kabiliyet diye bir ayrım yapılamaz. Ancak insan kendi irade-i cüziyesi ile bu kabiliyetlerini iyiye ya da kötüye kullanmaktadır.
İşte insan, yaratılışında bulunan bu iyi ya da kötü kabiliyetleri yaşantısına yansıtarak hayat tarzını, şahsiyet ve kimliğini şekillendirmektedir.
